Küçük Prens’in Çocuk Felsefesi Açısından İncelenmesi

Küçük Prens’in Çocuk Felsefesi Açısından İncelenmesi

Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery tarafından 1943 yılında Newyork’ta bir otel odasında kaleme alınmıştır. Bütün dünyada yankı bulmuş olan kitapta Exupery’nin de çizimleri bulunmaktadır. Türkiye’de ilk olarak 1988 yılında basılmış olan kitapta bir çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyası anlatılmaktadır. Küçük Prens, çocuklarla felsefe yapmak isteyen bir öğretmenin hem kendisinin çocuğa bakışına zenginlik katması, hem de bazı pasajların uygulamalarda kullanılması açısından faydalı olabilir. Küçük Prens kitapta yetişkinlerin hayatını değerler açısından değerlendirirken zihinlerde pek çok soru oluşturmaktadır. Kitap okurun kendisine “Ben kimim?”, “Hayat gerçekte nasıl olmalıdır?”, “Ben şu anda ne ile meşgulüm?”, “Benim eksikliklerim nelerdir?”, “İnsanlık nereye gidiyor?”, “Benim gittiğim yol doğru mu?” gibi hem kişisel, hem de sosyal içerikli pek çok soru sormasına vesile olmaktadır.

Kitap çocuk felsefesi açısından incelendiğinde daha ilk sayfalarda birçok malzemeyle karşılaşılmaktadır. Bir boa yılanının bir hayvanı yutması üzerine yaptığı resimler üzerinden yetişkinlerle arasında geçen diyalogları aktaran Küçük Prens, bir fili yutmuş olan boa yılanının resmini şapka sanan büyükler için “ İyi ama şapka resmi yapmamıştım ki ben. Fili yutmuş bir boa yılanı resmi yapmıştım. Ama büyükler anlamadığı için onlara bir resim daha yaptım. Büyükler açık seçik görüp anlasınlar diye fili yutmuş yılanın içini çizdim. Şu büyüklere her şeyi tek tek açıklamak gerekir hep…” “Büyükler bu kez de boa yılanının içinin ya da dışının resimleriyle uğraşmayı bırakıp kendimi coğrafya, tarih, aritmetik ve dilbilgisine vermemi öğütlediler…” şeklinde cümleler kurmaktadır. Bu pasajda da verildiği üzere temel müfredat derslerine odaklanan yetişkinlerin tıpkı kendilerine yapıldığı gibi onların da çocukların yaratıcılığı ve anlam dünyalarıyla pek ilgilenmedikleri ve hatta çocukların bu özelliklerini körelttikleri açıkça görülmektedir. Çocuk felsefesinin ve özellikle Lipman’ın sık sık üzerinde durduğu konulardan biri olan temel müfredat derslerinin yanında çocuğa felsefe yapmanın öğretilmesinin elzem olduğu ve hatta bu şekilde kazanılacak olan muhakeme becerisinin diğer alanlara da temel teşkil ettiğinin hatırlanması faydalı bulunmaktadır. Pozitivizmin katı sınırlarına da göndermeler yapılan kitapta yetişkinlerin önyargılarından, sayılara ağımlılığından ve niteliğe yeterli önemi vermemelerinden bahsedildiği görülmektedir. Ezberci ve sorgulamaya kapalı eğitim sistemlerinin ortaya çıkardığı bu insanlar, Küçük Prens’in de söylediği üzere insanları kılık ıyafetleri ve niceliksel özelliklerine göre değerlendirmektedirler. Oysa çoğu zaman herhangi bir şeyi tanımak için gerekli olan önemli nitelikleri gözden kaçırmaktadırlar. Bu çıkarım “Eğer büyüklere, ‘Güzel bir ev gördüm, kırmızı tuğlalı: pencerelerinden sardunyalar sarkıyor, damında ise kumrular var.’ derseniz, nasıl bir evden söz etmekte olduğunuzu bir türlü anlayamazlar. Ne zaman ki onlara ‘Yüz milyonluk bir ev gördüm.’ derseniz, işte o zaman size ‘Oo, ne kadar güzel bir evmiş!’ derler gözlerini koca koca açıp.” satırlarında tüm çıplaklığı ve çarpıcılığıyla gözler önüne serilmektedir. Sayılar içinde kaybolmuş, doğayla bütün bağlarını koparmış ve yaşamın anlamı hakkında bir an bile kafa yormamış modern insanın vahim ahvalini “Gezegenlerden birinde yaşayan kırmızı yüzlü bir adam tanıyorum. Tek bir çiçek koklamamış, tek bir kez bile bir yıldıza bakmamış, kimseyi sevmemiş. Yaşamı boyunca tek yaptığı şey bir takım sayıları toplamak. O da bütün gün kendi kendine aynı şeyleri söylüyor senin gibi: ‘Çok önemli işlerim var benim.’ Bunu söylerken gururla kabarıyor göğsü. Ama o bir insan değil ki mantar!” cümleleriyle ortaya koymaktadır. Küçük Prens’te özellikle üzerinde durulan konulardan biri de yalnızlıktır.
Küçük Prens’in gezegende karşılaştığı kral, kendini beğenmiş adam, ayyaş, işadamı, fenerci, coğrafyacı gibi insanlara bakıldığında bütün bu insanların ortak yanının yalnızlık olduğu görülmektedir. Modern dünyanın çocukça, ama büyük bir ciddiyetle eleştirildiği kitapta yalnızlaşan insanın kendini tanımaktan kaçındığı, sağduyularını kaybettiği, duygularını yitirdiği ve kendisinden başka kimseyi düşünmediği vurgusu yapılmaktadır. İnsanları gözlemlerken başkalarına fayda sağlama vurgusunu, karşılaştığı tüm insanlar içinde yalnızca fenercinin kaçık olmayan tek kişi olduğunu düşünen Küçük Prens bu düşüncelerini, “ Bu adamı bütün ötekiler çok küçümserdi herhalde. … Kral, kendini beğenmiş adam, ayyaş, işadamı. Yine de kaçık olmayan tek kişi o gibi geliyor bana. Belki de ikisinden başka bir şeyi daha düşündüğü için.” sözleriyle ifade etmektedir. Küçük Prens kitabından çocuklarla felsefe için pek çok çalışma konusu oluşturulabilir. Yalnızlık, dostluk, toplumsal fayda, alkol tüketimi, sevgi, güven, demokrasi, kurallar gibi sosyal içerikli konuların yanında coğrafya, biyoloji, aritmetik gibi konular da Küçük Prens’ten faydalanılarak tartışma temaları oluşturulabilir. İşadamı üzerinden aritmetik, tüm insanlar ve yılanla geçen diyalog üzerinden yalnızlık, Küçük Prens’le çiçeği arasındaki ilişki üzerinden sevgi / aşk ve güven, ayyaş üzerinden alkol tüketimi ve duygular, kral üzerinden kurallar ve demokrasi, tilki ile geçen diyalog üzerinden insan- hayvan ilişkisi, pilot ile Küçük Prens arasındaki diyalog üzerinden yaşamın anlamı ve ölüm gibi konular açıkça görünen kısımlardır. Kitabın içeriğinden grubun özelliklerine göre çocuklara sorular yöneltilerek çocukça felsefe yapılmasına olanak sağlanabilir. Bu sorular, çocukların gelişim düzeylerine göre farklılaşabilir. Küçük Prens temel alınarak gerçekleştirilecek olan çocuk felsefesi soruları daha önce 10 adımda belirtilen şekilde oluşturulabilir. Önce, hikayenin ilgili kısmı çocuklara okunarak anlaşılmayan kısımların olup olmadığı üzerinde durulabilir. Daha sonra, öğrencilere konuyla ilgili açıklamaları sorulur. Konu üzerindeki nedenlere ilişkin sorular oluşturulabilir (Çiçek, Küçük Prens’e neden dört pençesi olduğunu söylemiş olabilir?” gibi). Konu biraz tartışıldıktan sonra çocukların gerçek hayatlarıyla bağlantısı kurularak onların kendi deneyimleri üzerinden gidilebilir (Burada sözü edilen sarhoş gibi suçluluk duygusu yaşadığınız oldu mu? Buna bir örnek verebilir misiniz? gibi). Bu iki durum arasındaki farklar üzerinde durulduktan sonra farklı bağlantılar kurulması için beyin fırtınası yapılabilir. Deneyimler ve hikaye üzerinde konuşulduktan sonra durumun sonuçlarına ilişkin sorular oluşturulabilir (Küçük Prens’in tilki ile karşılaşması onda ne gibi değişikliklere yol açmış olabilir? gibi). Son olarak da burada bahsedilen asıl amaçlar üzerinde durularak bunun hangi noktalardan çıkarıldığına değinildikten sonra örnekler tekrar hatırlatılıp tutarlılık tartışmasıyapılabilir. Türkiye’de yapılan çalışmalar incelendiğinde Kefeli ve Kara’nın 2008 yılında Küçük Prens kitabından faydalanarak çocuklarla felsefe yapmak üzerine bir araştırma yaptıkları görülmektedir. Sokratik yöntemle çocukların sorgulamaya yönlendirildiği araştırma sonucuna göre öğrencilerin bu konudaki kazanımlarına değinilmiş; öğrencilerin kendilerini ifade etmekteki güçlükleri üzerinde durularak gruba liderlik eden öğretmenin felsefi birikiminin iyi olması gerektiğinin bir kez daha fark edildiği belirtilmiştir.

Sonuç Eğitimde 1970’lerden itibaren etkinliğini artıran çocuk felsefesi, çocukların eleştirel düşünmeyi öğrenmesi ve eğitime aktif bir biçimde katılmasını sağlayan bir akımdır. Küçük Prens incelenirken kitabın 1943 yılında kaleme alınmış olmasına karşın modern insanın halen devam eden pek çok yarasına parmak bastığı görülmüştür. İnsanı çocuk felsefesinin sık sık üzerinde durduğu biçimde hem bir birey, hem de toplumun bir parçası olarak ele alan kitabın çocuk felsefesi yapmak için zengin bir içeriğe sahip olduğu görülmüştür. Kitabın etkileyici ve yaratıcı metninin akılda pek çok soru oluşturduğu görülmüş, bir yetişkin olarak çocuklara daha fazla söz hakkı verilmesi ve yaratıcılıklarının önündeki engellerin bir an önce kaldırılması gerektiğini düşündürmüştür.

Uzm. Psk. Dan. Çiğdem Demir Çelebi İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi